Sanat Akımları

Foto Gerçekçilik (Hiperrealizm) Nedir, Ne Demektir?

1960’lı yıllarda ABD’de ortaya çıkan foto gerçekçilik akımı için hiper gerçekçilik (hyper realism), süper gerçekçilik (super realism), keskin odak gerçekçiliği (sharp focus realism) gibi adlar da kullanılmaktadır.

Sanatçılar, üzerinde çalıştıkları fotoğrafı hiç değiştirmeden, herhangi bir yorum katmadan resim yüzeyine aktardıkları için akıma foto gerçekçilik adı verilmiştir.

Foto gerçekçi çalışmalarda konu, teknik ve uygulama açısından farklılıklar olsa da sanatçılar; endüstri, kapitalizm, tüketim toplumu kültürü ve çevredeki simgesel nesnelere ilgi duymaktadır. Yalnızca fotoğrafik görüntüyü tuvale aktarmayı amaçlayan ve nesnenin aslıyla ilgilenmeyen foto gerçekçi sanatçılar, bu yönüyle yaşamı olduğu gibi vermeyi amaçlayan gerçekçi sanatçılardan ayrılır.

Foto gerçekçilik akımının ilk örnekleri, 1969’da galerilerde izleyiciye sunulmuştur. 1970’te New York’taki Whitney Sanat Müzesinde düzenlenen sergiyle foto gerçekçilik akımı etkisinde eser üreten sanatçılar tanıtılmıştır. ABD’de düzenlenen sergiler sonucunda kabul gören foto gerçekçilik akımı 1970’ten itibaren hızla yaygınlaşmıştır.

Foto gerçekçilik, minimalist sanata tepki olarak değerlendirilse de 1960’lı yılların sonunda etkisi azalan ancak bazı sanatçıların bireysel uğraşlarıyla sürdürülen pop sanatın yeniden doğuşu olarak tanımlanabilir. Genellikle dönemin popüler kültüründen seçilmiş nesne ve mekânları kullanması, fotoğraf ile reklam afişlerinden yararlanması, foto gerçekçilik akımıyla pop sanatının ortak yönleri olduğunu göstermektedir.

Fotoğrafçılığın gelişmesi foto gerçekçilik akımını dikkat çekici boyutta etkilemiştir. Bazı foto gerçekçi sanatçılar, özellikle fotoğrafın görsel mesajı üzerine yoğunlaşmış, fotoğrafı gerçeğin kendisi gibi değerlendirerek mesaja dönüştürmüştür.

Foto gerçekçi sanatçılardan Ralph Going, çalışmalarında yer verdiği plastik eşya ve çeşitli arabalarla ABD’nin taşra yaşamını yansıtmıştır. Richard Estes, çeşitli kent görünümlerini, vitrinlerin camlarını ve bu camlara yansıyan görüntüleri betimlemiştir. Robert Cottingham (Kodinghem) ise eserlerinde reklam panolarından büyütülmüş ayrıntıları, ışıklı tabelaları konu edinmiştir. John Salt, hızlı tüketim toplumunun nesneleri olarak terk edilmiş araçları; Don Eddy, parıltılı krom yüzeyleriyle otomobilleri çalışmış; David Parrish (Periş), motorları resimlemiştir. Chris Cross (Kıris Kıros) ve Thomas Blackwell, yapıtlarında konu olarak ABD halkının tüketim nesnelerine bakış açısını işlemiştir. Robert Neffson, yoğun gözleme dayanan ve klasik resim ögelerini de dikkate alarak gerçekleştirdiği kompozisyonlarında kent mimarisi ve günlük yaşam görüntülerini çalışmıştır.

Janet Fish (Cenıt Fiş) ve Charles Bell’in yapıtlarında betimlenen konu, büyük bölümü tuvalin dışında kalmış, tuvale sığmamış bir bütünün parçası gibidir. Dev boyutlardaki portrelerinde, halk arasından seçilmiş kişilerin fotoğraflarını kullanan Chuck Close (Çak Kıloz), duygusallıktan arındırılmış resimsel bir nesnelliğe ulaşabilmek için fotoğraftan yararlanarak çeşitli konuları işleyen heykel alanındaki yapıtlarıyla John de Andrea ve Duane Hanson (Duveyn Hensın), akımın önde gelen sanatçılarıdır.

Foto gerçekçilik akımı, kendi içinde konu ve tekniğin uygulanışı bakımından farklılıklar göstermektedir. Foto gerçekçi sanatçılar, ABD’nin yaşam biçimini yansıtan resimlerinde konu olarak kendilerine yol üstü restoranları, otomobilleri, motosikletleri, renkli şekerlemeleri, ışıklı tabelaları, gece kulüplerinin girişlerini ve dönemin insanlarının fotoğraflarını seçerek tuval üzerine yağlı veya akrilik boyayla uygulamıştır. Ayrıca fotoğrafı projeksiyon makinesiyle tuval üzerine yansıtarak üzerinden boyama tekniğini ve tuvali gridlere ayırarak çalışmayı tercih etmişlerdir. Fotoğrafın tamamen nesnel bir tutumla ele alınması, duygusuz fırça vuruşları veya air brush (havalı boya tabancası) kullanarak sağlanan parlak, kontrast renkler foto gerçekçi çalışmaların genel özellikleridir.

Foto gerçekçilik akımının etkisi 1970’li yılların sonunda azalmıştır. Fotoğraf makinesiyle saptanan anlık görüntülerin özenli bir çalışmayla tuvale aktarımı günümüzde de çeşitli tekniklerle sürdürülmektedir. Resim sanatında foto gerçekçilik akımına bağlı olarak fotoğrafın kullanılması, gerçekçi anlatımların çoğalmasında etkili olmuştur.

Foto gerçekçilik akımının kurucularından Malcolm Morley (Malkım Morli, 1931-… ), 1960’ların ortalarından itibaren magazin dergilerindeki fotoğrafl arı dikkatlice ve en ince detaylarına kadar tuvallerine kopya etmiştir. Sanatçı hipodromu betimleyen “Yarış Pisti (Racetrack)” adını verdiği afi şte gerçekçi görüntüyü üzerine çizdiği çapraz kırmızı renkli iki çizgiyle iptal etmiştir. Çalışma, foto gerçekçilik akımının en ilginç yapıtlarındandır. Bu resimde Güney Afrika’da güneşli bir günde düzenlenen bir yarışın fotoğrafı vardır. Üzerine tehdit edercesine kan kırmızısı renkte çapraz iki çizgi çekilmiştir. Sanatçının resimleri, yüzeydeki biçimden çok anlamda seçiciliğe önem verdiğini düşündürmektedir. Kopya ettiği renk ve ton değişmelerinin verdiği anlamdan kaçabilmek ve yüzeysel özellikler üzerinde dikkatini yoğunlaştırabilmek için Malcolm Morley’nin resmi tersinden yaptığını ileri sürmektedir.

Foto gerçekçi ressamlardan Alman sanatçı Gerhard Richter (1932-…), sürekli yeni biçimler aramış, 1960’lı yıllarda pop sanata ilgi duymuştur. Sanatçı, daha sonra geleneksel anlatım biçimlerinin dışına çıkılabileceği düşüncesiyle fotoğrafa ilgi göstermiş ve foto gerçekçi resimler yapmıştır. Fotoğraftan hareketle değişken anlatım biçimleri geliştirmiş, hem figüratif hem de soyut çalışmıştır. Tartışma yaratan eserlerinden biri de kızı Betty’nin fotoğrafik ayrıntılarla yaptığı portresidir. Sanatçı, ayrıca 1980 ve 1990’lı yıllarda bulut, manzara vb. konularını flu fotoğrafl arı anımsatan seri eserlerinde işlemiştir.

 

Kaynak: Çağdaş Dünya Sanatı, MEB, 2012.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu