Sanat Tarihi

Mezopotamya’da Sanat, Mezopotamya Sanatı

Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki  ki bölgede yasanların bıraktığı eserlere Mezopotamya  sanatı oluşmuştur. Bölgenin eklim malzeme ve yasam koşulları  nedeniyle  sanatları Mısır kadar genişlemiştir.  Mezopotamya sanatı da  bütün o çağ insanları gibi  tapınak doğrusu bir mimarlık  sanatıdır.

Mezopotamyalılar  bu bölgenin iklimi gereği  parlak ve bulutsuz bir gökyüzü altında yasıyorlardı . Böylece gökyüzü bu ülkede  her türlü düşünce  kaynaklık etmiştir. Birçok bakımdan  geri bir ülke olmasına karşın  gök bilgisi, matematik ve dinde kesin sonuçlara varmıştır. Mezopotamya mimarlığının tapınak mimarlığına  dayanmasının nedeni buydu . Dicle ve Fırat nehirlerinin taşıdığı  alüvyonlar  çamur yığını gibi olup , sanat eseri yaratmaya elverişli değildi. Mezopotamya sanatında da  Mısır sanatında da olduğu gibi bir kesinti vardı. Arkeologlara göre  bu kendiydi, bölgede oluşan büyük bir tufan sonucu ortaya çıkmıştır. Tufanla eski uygarlık yok olmuş göçler sonucu yeni bir sanat ve uygarlık oluşmuştur.

M.Ö.30-40 Yıllarında  yasanmış olan Sümerler, Akatlar,Babiller,Elamlar,Ur-Uruk,Lagaş ve Ninovalılar burada büyük şehirler kurmuşlardır. Malzeme olarak kerpiç kullandıkları için bu büyük şehirle aradan geçen zaman içinde, birere çamur yığını haline geldiğinde, bugüne tastan yontular, pek az heykel ve kabartma kalmıştır. Mezopotamya’da tas az olduğundan mezarlarda çıkan eserler daha çok altın gümüş ile yapılmıştı Asfalt veya zift üzerine sedef kalkma eserler  bulunmustur. Kabartma olarak maden üzerine yaptıkları eserlerle figürler Mısır resimlerinde olduğu gibi canlı ve kıvraklıkla değil, adeta geometrik biçimlere yaklaştırılmıştır.

   Mezopotamyada  ilk sanat eserlerini gerçekleştirenler Orta Asya`dan gelerek  aşağı mezopotamyaya yerleşen SÜMERLER dir. Taş az bulunduğundan  Sümerler,binalarını kalıplar içinde güneşte kurutarak düzenli biçimler alan  kerpiç tuğlalardan yapmak zorunda kalmıslardır. Fırında pişirilen sert tuğlalar, fazla kullanılmamıstır. Sümer şehriin etrafı surlarla çevrilip,içlerine tanrılar için tapınak,krallar içi saraylar ve  evler yapmıştır .  En önemli tapınak biçimi  üst üste oturtulmus kerpiç taraçlardan  olusan kule tapınaklarıdır ki bunlara ZİGGUART denir. Bu taraçlar  merdiven veya rampalarla birbirine bağlanmıstır. En üstte tanrının tapınağı veya sunağı bulunmustur.            M.Ö.3000 ylına ait tapınak ve kral sarayları ,nehir,taşmalarına karsı yapılmış,yüksek setler üzerine bir takım dörtgen avluların  etrafını çeviren çeşitli odalar ve koridorlardan oluşmuştur. Bunlar özel ve resmi yaşama ayrılmış  daireler  şeklinde  gruplandırılmıştır. Evlere de  aynı plan daha küçük çapta yinelenmiştir. Bütü yapıların duvarların kalıntıları odaların üzeri tahta çatılar veya tuğladan  yapılmıs kubbe veya tonozlarla örtülmüştür. Bu yapıların hiçbir penceresi yoktur.  Binalar kapıdan aşık veya hava alır. Yapıların cepheleri bazen  çeşitli boyalarlai sırlı tuğlalarlairenkli taş ve  mozaiklerle süslenmiştir. MMezar yapıları Mısır`daki gibi önemli değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu